27 Ekim 2012 Cumartesi

Kalp Masajı Yaşam Kurtarır ! Nasıl Yapacaksınız?


Kalp masajı nasıl yapılır?






























KPR  resüsitasyona dayanmaktadır. Kardiyo kalp demektir. Pulmoner ise akciğerler manasına gelir. CPR, kalp durduğu zaman kişye oksijen vermek ve kalp atışlarını geri getirmek içi uygulanan bir yöntemdir. CPR, bir kişinin kalbinin durması veya nefes alamaması gibi acil durumlarda uygulanan bir prosedürdür.
  
1. Kişinin size cevap verip vermediğini kontrol edin. Örneğin, onunla konuşun veya hafifçe vurun. Eğer cevap alamazsanız, KPR’ye başlayın. Etrafınızda başka birileri varsa, onlardan 112’yi aramalarını isteyin. Eğer yalnızsanız, KPR’ye başlamadan önce 112’yi arayın.

2. Hastanın başını geriye itin, çenesini yukarı kaldırın, ve nefes alıp almadığını kontrol edin. Hastayı dikkatli bir şekilde sırt üstü yere yatırın. Yanına diz çökün, ve bir elinizle hastanın alnını diğer elinizle çenesini tutun. Başını arkaya itin ve alt ve üst dişleri birbirine dokununa kadar çenesini yukarı kaldırın. Normal nefes alıp verme için, bakın, dinleyin ve hissedin. Nefes alıp almadığını anlamak için 10 saniyeden fazla zaman geçirmeyin.
CPR yapabileceğinize dair sertifika almak için, CPR ilkyardım eğitim merkezlerine gidebilirsiniz! Lütfen KPR eğitiminin detaylarını uzman sağlık kurumlarından alınız.
3. İki kere nefes verin. Eğer hasta nefes almıyorsa, burnunu sıkıca kapatın ve ağzını ağzınızla kapatın. Normal bir nefes alın ve hastaya 1 saniye süreyle kurtarıcı havayı üfleyin. Verdiğiniz havayla, hastanın göğsü kalkmalı. Eğer, ilk hava üflemeyle göğsü kalkmazsa, ikinci havayı vermeden önce, hastanın başını tekrar arkaya itmeli ve çenesini yukarı kaldırmalısınız.

4. 30 defa göğüs kompresi uygulayın. 2 kere kurtarıcı nefes verdikten sonra, göğüs kompresine başlamalısınız. Ellerinizi hastanın göğsünün ortasına yerleştirin. Bir elinizi diğerinin üstüne koyun. Elinizin bileğe yakın yeriyle, göğsü yaklaşık 5 cm aşağı indirecek kadar sert bir şekilde bastırın. Göğüse dakikada yaklaşık 100 kompres hızıyla, yani saniyede bir defadan daha hızlı bir şekilde, 30 kere baskı uygulamalısınız.

5. 2 ile 4 arasında yapılan işlemleri tekrarlayın. Hasta nefes almaya başlayana kadar veya profesyonel yardım gelinceye kadar, 2 nefes ve 30 baskı şeklinde devam etmelisiniz.

Çocuklarda Yapay Solunum
Yetişkinlere uygulanan KPR'yi asla çocuklara uygulamayınız!
  
Önce çocuğa yüksek sesle bağırarak ve omzunu dürterek cevap bekleyin.
Eğer çocuk nefes almıyorsa ona 2 kere nefes veriniz. Her nefes verişiniz 1 saniyeden fazla olmalalıdır. Nefes verdiğinizde çocuğun göğsünün yukarı kalktığını görmeniz gerekmektedir.
2 veya 3 parmağınızı kullanarak 30 kere çocuğun tam göğsüne hafifçe baskı yapınız. Daha sonra hemen Acil İlk Yardımı arayınız.

CPR İle İlgili Riskler Nelerdir?Göğüs üzerine uygulanan baskı esnasında, göğüste acı olabilir, veya kaburga kemikleri kırılabilir.

CPR uyguladığınız kişi, nefes almadığı halde kusabilir. Bu durumda, hastayı yan tarafına çevirmeli ve kusmuğu temizlemeye çalışmalısınız. Boğazı ve ağzı temizlendikten sonra, eğer hala nefes almıyorsa hastaya CPR uygulamaya devam etmelisiniz.

CPR esnasında, enfeksiyon bulaşması çok nadir görülmektedir. CPR sırasında, HIV veya AIDS bulaştığına dair bir kayıt mevcut değildir.
Her yıl binlerce kişi, CPR sayesinde yaşama dönmektedir!

Kan tahlili nasıl yorumlanır?

Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.
Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.


Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.

Kırmızı kan hücreleri
RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı

MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi'nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.

Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.

MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir. 

Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi'de artar.

PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz kan hücreleri

WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi'de yükselir.
Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS'te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.

* PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
* Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS'te düşer.
* Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir.

ALBUMIN
Normal Değerler : 3.5-5.5 g/dL
Açıklama : Albümin karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.

Artığı Durumlar : Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.

Azaldığı Durumlar : Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta ödeme neden olur.

ALKALEN FOSFATAZ - ALP
Normal Değerler : 30-1 20 U/L
Açıklama : Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir testtir.

Artığı Durumlar : Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir. Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.

AMILAZ
Normal Değerler : 60-180 U/L
Açıklama : Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer) salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.

Artığı Durumlar : Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir. Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir miktar yükselebilmektedir.

Azaldığı Durumlar : Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur

ASIT FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5 U/L
Açıklama : Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.

Artığı Durumlar : Özellikle prostat kanserlerinde kan düzeyleri belirgin olarak yükselmektedir. Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.

Azaldığı Durumlar : Yok

BİLİRUBİN
Normal Değerler : Direkt : 0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7 mg/dL

Açıklama : Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar. Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar. Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş bilirubine ise indirek bilirubin denilir.

Artığı Durumlar : Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.

Azaldığı Durumlar : Yok

FOSFOR
Normal Değerler : 3 - 4,5 mg/dL
Açıklama : Fosfor insan hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir. Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü yapılmalıdır.

Artığı Durumlar : Hipoparatiroidide fosfor artar.

Azaldığı Durumlar : Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır. 

GLUKOZ (KAN SEKERI)
Normal Değerler : 75-115 mg/dL
Açıklama : Şeker hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.

Artığı Durumlar : Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını gösterir.

Azaldığı Durumlar : Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar

TİROİT HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu belirlenememişse tek başına TSH'nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir sonuç elde edilebilmesi için TSH' ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr, tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor ( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı, Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini: Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.

HEMOGLOBIN VE HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL (erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52 (erkek); %36-46 (kadın)


Açıklama : Hemoglobin ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini sağlamasıdır.

Artığı Durumlar : Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına bakılmalıdır.

Azaldığı Durumlar : Anemilerde

TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L

Açıklama : Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında hücre dışına sızarlar. 
Artığı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir.

Azaldığı Durumlar : ALT ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.

ÜRE
Normal Değerler : 5 - 25 mg/dL 
Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici değildir.

Artığı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.

Azaldığı Durumlar : Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)

ÜRİK ASIT
Normal Değerler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL


Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.

Artığı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar yollarında taş hastalığına yol açar.

Azaldığı Durumlar : Diğer analiz sonuçları normal ise düşük genelde önemli değildir.

Sigaranın Zararları Videosu.


Sigaranın Zararları Saymakla Biter mi?


Kalbin Yapısı Videosu


Kalbin Yapısı

Solunum Sistemi


Solunum Sistemi


Bakteriler !!!


Bakterileri Görmek İstermisiniz ?


-Bakteriler ışık mikroskobuyla görülebilecek kadar küçük canlılardır.
-Monera alemi canlılarındandır.Prokaryot hücre yapısına sahiptirler.
-Hücre zarı üzerinde hücre duvarı bulunur.Bazı bakterilerde hücre duvarına ek olarak polisakkaritlerden oluşmuş koruyucu kapsül bulunur.Kapsül yüzeye tutunmayı kolaylaştırır.
-Bakteri DNA'sında protein kılıf yoktur.DNA halkasal yapıdadır.Bunun dışında sitoplazmada plazmid denilen DNA'dan küçük yapılar vardır.
-Bazı bakterilerde bulunan kamçılar suda aktif hareket sağlar.Genellikle çubuk ve spiral şeklindeki bakteriler aktif hareket ederler.Yuvarlak bakteriler genellikle pasif hareket ederler.
-Uygun olmayan koşullarda bakterilerde ısıya kuraklığa dayanıklı endospor oluşur. Endosporlar üremede görevli değildirler.Endospor haline gelirken bakteri su kaybeder,büzülür.Metabolizması minimuma iner.Sonra etrafını kalın bir çeper tabakası sarmasıyla Endospor oluşur.Şartlar uygun olduğunda bakteri tekrar eski haline gelir.

KALP KRİZİ VE FELÇ DE FAYDASI OLABİLECEK BİLGİLER



 'Bir iğne kalp krizi geçiren bir hastanın hayatını kurtarabilir'
Bir Çinli Profesörden.

Bunu yapmak için evinizde bir şırınga veya iğne bulundurun... Bu çok şaşırtıcı ve bir kalp krizinden kurtarmanın alışılmamış, bilinmeyen bir yoludur. Sonuna kadar okuyun, bir gün birisine faydası olabilir. 
İnanılmaz.
Lütfen bu bilgiyi elinizin altında bulundurun. Mükemmel ipuçları.
Bunu okumak için bir dakikanızı ayırın.
Hiç belli olmaz. Birisinin yaşaması size bağlı olabilir.
Babam felçliydi ve daha sonra kalp krizi sonucu öldü. Keşke bu ilk yardımı önce biliyor olsaydım.
Kalp krizi başlayınca, beyindeki kılcal damarlar patlamaya başlar. (Irene Liu)
Kalp krizi başladığında, sakin olun.
Hasta nerede olursa olsun, onu hareket ettirmeyin. Çünkü eğer hareket ettirilirse, kılcal damarlar patlayacaktır.
Hastayı, düşmesini engellemek için oturur konuma getirin ve ardından kan akıtmaya başlayabilirsiniz.
Eğer evinizde bir şırınga varsa, bu en iyisidir.
Aksi takdirde, bir dikiş iğnesi ya da düz bir iğne de olabilir.
1. Enjektör / iğneyi sterilize etmek için ateşe tutun ve daha sonra 10 parmağının da ucuna iğne batırın.
2. Hiçbir özel akupunktur noktası söz konusu değildir. Sadece tırnaktan yaklaşık bir mm kadar derine iğne batırın.
3. Kan çıkana kadar iğne batırın.
4. Kan damlamazsa, parmaklarınız ile sıkın.
5. Tüm 10 parmak da kanayınca, birkaç dakika bekleyin, sonra hastanın bilinci yerine gelecektir.
6. Eğer hastanın ağzı çarpılmışsa, kulakları kızarana kadar sıkın.
7. Sonra her bir kulak memesinden ikişer damla kan gelene kadar her kulak memesine iki kez iğne batırın.
Birkaç dakika sonra hastanın bilincinin yerine gelmesi gerekir.
Hasta herhangi bir anormal belirti olmaksızın normal haline dönünceye kadar bekleyin ve ardından hastaneye götürün.
Eğer hasta bunlar yapılmadan aceleyle bir ambulansa koyulup hastaneye götürülürse, sarsıntılı yolculuk beynindeki bütün kılcal damarların patlamasına neden olacaktır.
Eğer hayatı kurtulur ve zar zor yürümeyi becerebilirse, bu atalarının kerametindendir.
'Ben hayat kurtarmak için kan akıtmayı, bir geleneksel Çin doktordan öğrendim, Ha Bu Ting, Sun Juke'ta yaşıyor.
Ayrıca, bununla ilgili bir deneyimim de oldu. Bu nedenle, bu yöntemin % 100 etkili olduğunu söyleyebilirim.
1979 yılında, Tai Chung'daki Fung GAAP Kolejinde ders veriyordum.
Bir öğleden sonra, bir sınıfta ders anlatırken bir öğretmen benim sınıfıma koşarak geldi ve nefes nefese dedi ki,
'Bayan Liu, çabuk gelin, bizim yönetici kalp krizi geçiriyor!' Hemen 3. kata gittim.
Yöneticimiz Bay Chen Fu Tien'i gördüğümde rengi gitmiş, konuşması peltek, ağzı çarpılmıştı ve bir kalp krizinin tüm belirtileri mevcuttu.
Hemen Bay Chen'in 10 parmağının uçlarına batırmak için, bir uygulama öğrencisinin okulun dışındaki eczaneye şırınga almaya gitmesini istedim.
10 parmağı da kanamaya başlayınca (her bir parmaktan bir bezelye büyüklüğünde kan damlıyordu), birkaç dakika sonra, Bay Chen'in yüzüne renk geldi ve gözleri anlamlı bakmaya başladı.
Ama ağzı hala çarpıktı. Bu yüzden kulaklarını kan ile doldurmak için sıktım.
Kulakları kızarınca,
Sağ kulak memesine iki damla kan akması için iki kez iğne batırdım.
Her bir kulak memesinden ikişer damla kan gelince, bir mucize oldu.
3-5 dakika içinde ağzının şekli normale döndü ve konuşması netleşti.
Onu bir süre dinlendirdik ve sıcak bir fincan çay verdik, sonra onu merdivenlerden aşağı inmesine yardımcı olup Wei Wah Hastanesine götürdük. Bir gece dinlendi ve ertesi gün ders vermek için okula dönmek üzere taburcu edildi. Her şey normale döndü.
Sonrasında hiçbir hastalık etkisi kalmamıştı.
Öte yandan, normal bir kalp krizi hastası genellikle hastane yolunda beyindeki kılcal damarlarda onarılamaz patlamalar yaşıyor.
Sonuç olarak, bu hastalar hiçbir zaman iyileşmiyor.' (Irene Liu)
Kalp krizi ikinci ölüm nedenidir.
Şanslı olanlar hayatta kalır ama ömür boyu felç kalabilir.
Bu bir insanın hayatında olabilecek çok korkunç bir şeydir.
Eğer hepimiz bu kan akıtma yöntemini hatırlarsak ve hayat kurtarma işlemlerini kısa süre içinde başlatırsak, hasta canlanacak ve % 100 normale dönecektir.

1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 3. BÖLÜM: HÜCRE

ÇEKİRDEK


1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 3. BÖLÜM: HÜCRE

SİTOPLAZMA VE ORGANELLER


1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 3. BÖLÜM: HÜCRE


3. BÖLÜM: HÜCRE

A. HÜCRENİN  KEŞFİ VE BİLİMSEL ÇALIŞMALAR
Biyolojik organizasyonlarda yaşayan en küçük madde birlikteliği
hücredir. 1665 te Robert Hooke'un yaptığı mikroskopta
şişe mantarı kesitini incelemesiyle varlığından haberdar
olunmuştur. 1675 te A. V. Leeuwenhoek mikroskobunda ilk
canlı hücreyi incelemiş, tek hücreli canlılar olduğunu görmüştür.
1831 de Robert Brown çekirdeği bulmuş, 1838 de
Schwan ve Schleiden hücre teorisini ortaya koymuşlardır.
1935 te F.Ruska'nın elektron mikroskobunu bulmasıyla hücre
hakkında pek çok bilgi arka arkaya elde edilmeye başlamıştır.

B. HÜCRENİN  YAPISI
Hücreler farklı şekil ve büyüklüklerde olabilir. Çoğu mikroskopla
görünür.
Yapılarına göre hücreler ikiye ayrılır:
Prokaryot hücre: Zarla çevrili bir çekirdeği ve zarlı organelleri
bulunmayan hücrelerdir. Ör: Bakteri ve arkeler.
Ökaryot hücre: Zarla çevrili çekirdeği ve organelleri olan
hücrelerdir. Ör: Protistler, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar.


Ökaryot hücreler üç farklı kısımdan oluşur: Hücre zarı, sitoplazma
ve organeller, çekirdek

1. HÜCRE ZARI :
¬ Hücreyi dış ortamdan ayırarak korur.
¬ Şekil verir.
¬ Madde alış verişini gerçekleştirir.
¬ Protein, yağ ve karbonhidratlardan oluşur. (Akıcı-mozaik
zar modeli)
¬ Canlı, esnek, çok ince, pozitif yüklü ve hareketlidir.
¬ Üzerinde porlar taşır.
¬ Seçici geçirgendir.

PÜF NOKTASI
Hücre zarındaki karbonhidratlar proteinlere bağlanarak glikoproteinleri,
lipitlere bağlanarak glikolipitleri oluşturur. Glikoprotein
ve glikolipitler hücrelerin birbirini tanımasında,
hücre zarının seçici geçirgenliğinde, hormonların tanınmasında
görev yapar.
¬ Bakteri, arke, mantar ve bitki hücrelerinde hücre çeperi
bulunur. Bitkilerdeki çeper selüloz yapılı, cansız, tam geçirgen,
üzerinde geçitler taşıyan, kalın ve dayanıklıdır.

1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 2. BÖLÜM: CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ - ATP


1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 2. BÖLÜM: CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ - NÜKLEİK ASİTLER



1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 2. BÖLÜM: CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ - VİTAMİNLER


1. ÜNİTE: HÜCRE, ORGANİZMA VE METABOLİZMA - 2. BÖLÜM: CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ - PROTEİNLER


26 Ekim 2012 Cuma

Zayıflamak için bilmeniz gerekenler.



Herkesin vücut yapısı aynı değildir. Normal kilo kişiye göre  değişir. İdeal kiloyu  hesaplamak  için günümüzde  kullanılan  en güvenilir yöntem,  vücut kitle index'inin (VKİ) hesaplanmasıdır.  VKİ  metodu,  bir mankenin ölçülerini aramaktan  farklı olarak insana kendi formunu,  "normallik"  açısından değerlendirme olanağını sağlar. (Pratik hesap tablomuzda bulunan "Kilonuz normal mi?" VKİ'ne göre ideal kilonuzu hesaplamakta.)

Zayıflamak için bilmeniz gerekenler

1. Yiyeceklerden aldığınız kalori, gün boyunca harcayabileceğiniz kaloriden fazla ise, kaçınılmaz olarak şişmanlarsınız. Zayıflamak isteyen bir insanın aldığı kaloriden daha fazlasını harcaması gerekir. Bunun için en sağlıklı yol; bir yandan yiyecekleri kontrol altına almak, diğer taraftan hareketi arttırmaktır.
2. Diyet yapmak, kesinlikle aç kalmak demek değildir. Esasında diyet yapmak, sağlıksız beslenme alışkanlıklarını terk ederek, sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaktır.  Aç kalırsanız, günlük yaşamınızı yürütemezsiniz. Ayrıca kendinizi güçsüz ve doyumsuz hissedeceğiniz için, rejimi sürdüremezsiniz. Uzun süre aç kalırsanız vücudunuz kendini savunmak için enerji üretmekten vaz geçer ve yiyeceğiniz her lokmayı  yağ olarak stoklamaya başlar.
3. Hiçbir öğünü atlamayın. Özellikle sabah kahvaltısı başta olmak üzere, düzenli yemek metabolizmanın verimli çalışmasını sağlar. Düzenli ve ölçülü yiyerek diyet yaparsanız, kendinizi canlı, enerjik, neşeli hissedersiniz ve kolayca kilo verirsiniz. Bu nedenle size vereceğimiz yemek programındaki menüleri eksiksiz yemelisiniz.
4. Sağlıklı kilo  vermenin yolu, haftada 1 kg vermektir.  Daha hızlı kaybedilen  kilolar kolayca geri gelebilir.
5. Şok diyetler olarak bilinen sıkı ve sağlıksız diyetlerle, sadece su kaybedersiniz ve kaslarınız zayıflar. Bu tip diyetlerin uzun süre yapılması mümkün değildir. Bizim programımız, bünyeden bünyeye değişse de, genelde haftada 1 kilo verilmesini hedefler.
6. Spor ve hareket çok önemlidir. Her gün en az  1 saat yürüyüş yapın veya  yüzün. Yapabiliyorsanız, diğer spor dalları da çok yararlıdır. Aerobik, aletli jimnastik, tenis v.s. yapanlar  hem kolayca kilo verirler hem de geri almazlar. Daha da önemlisi, kas yapıları güçlenir.  Özellikle sellülit sorunu olan hastalar kan dolaşımını düzenlediği için, her gün en az 1 saat yürümelidirler. Spora veya yürüyüşe tok karınla çıkmak doğru değildir. Yemeğinizi hareket programı bittikten sonra yemelisiniz.
7. Kendinizi stresten koruyun . Stres garip bir şekilde zayıf insanları daha fazla zayıflatır, şişmanları daha fazla şişmanlatır. Araştırmalar stres altında % 20 ile 30 arasında daha az kalori harcandığını  göstermektedir. Spor yapmak stresi hafifletir, uyku kalitesini arttırır.
8. Soslu yemeklerden ve şekerli yiyeceklerden uzak durun. Sellülit için diyet yapıyorsanız kafeinli içeceklerden ve tuzdan uzak durun.
9. Genel olarak hazır gıdalara, kızartmalara, beyaz un ve  beyaz şekerden yapılmış rafine  yiyeceklere itibar etmeyin. Ayrıca tereyağı ve yağlı etler gibi hayvansal yağlardan da kendinizi koruyun.
10. Kepekli ekmek, kepekli makarna, kabuklu pirinç, baklagiller, sebzeler, meyveler, kuru yemişler,  balık, yağsız etler, yağsız süt ürünleri ve ölçülü zeytinyağı tüketin.
11. Her sabah uyandığınızda, güne bir bardak ılık su  içerek başlayın. Gün boyunca  en az 2 lt. su içmeyi unutmayın.
12. Akşam yemeklerini mümkünse  saat 21 den önce yemeğe gayret edin.
13. Yemek ile meyve arasında en az iki saat ara olmalıdır. Diyet uyguladığınız süre içinde üzüm, muz, havuç ve mısırdan uzak durun.
14. Kilo verdikten ve ideal kilonuza ulaştıktan sonra, 1 yıl boyunca beslenmenize dikkat edin. Verdiğiniz kiloları ilk yıl içinde kolayca geri alabilirsiniz.
Dr. Yasemin Amato
Kozmetik Dermatolog

İnsan Vücudunun 24 Saati !!!!!!!!!!!



12.00 Dinlenme saati. Dikkat azalıyor ve insanı uyku basıyor. Midedeki asit miktarı fazlalaşıp, beyindeki kan akımı azalıyor. Zira kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılıyor. Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse %30 oranında az rastlanıyor.


13.00 Vücut formdan düşüyor. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısına iniyor. Bütün organlar en alt düzeyde çalışıyor, sadece safra öğle yemeğini hazmetme faaliyeti gösteriyor.


14.00 Bitkin oluruz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşüyor. Diş doktorundan korkanlar için en uygun randevu saati. Çünkü bu saatte acı az hissediliyor. Lokal anestezi uzun süre devam ediyor (30 dk.).


15.00 Enerji geri geliyor, bellek tam formunda. İkinci verimlilik dönemi başlıyor ama sabahkinden az.


16.00 Spor için en iyi saat. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumda.


17.00 Organların faaliyeti üst düzeye çıkıyor. Kuvvet artıyor, oksijen harcanıyor, böbrekler ve mesane çok çalışıyor. Tırnaklar ve saçın en çabuk uzadığı zaman. Midedeki asit miktarı fazlalaşıyor. 17.00 'ye doğru mide kanaması geçirme riski artıyor.


18.00 Akşam yemeği için ideal saat. Pankreas bu saatte özellikle aktif.


19.00 Kan basıncı ve nabız tembelleşiyor. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlara dikkat, tehlikeli olabiliyorlar. Antidepresanların tesiri de bu saatte daha fazla.


20.00 Karaciğerdeki yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akıyor. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalı. Etkisi hemen görülüyorr. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde oluyor.


21.00 Sindirim organlarının günlük görevi sona eriyor. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalıyor ve bu çok tehlikeli. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum ediyor.


22.00 Vücudun polisi akyuvarlar aktif hale geliyor. Sigara içenler dikkat! Bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri çok zor atıyor.


23.00 Organizma gün boyunca aktif faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durduruyor. Sakinleşip, rahatlıyoruz.


24.00 Uyurken deri hücreleri durmadan çalışıyor, gündüz olduğundan daha sık bölünüyor. İlk rüya safhası, yarım saat içinde rüya görmeye başlıyoruz.


01.00 Verim en alt düzeyde. Bu saatte çalışanlar hata yapabiliyor, dikkat azalıyor, çünkü vücut kendini uyumaya programlıyor.


02.00 Araba kullananlar dikkat: Görme zayıflıyor, tepkiler yavaşlıyor, kazalar bu saatte çok oluyor.


03.00 Bedenin de ruhun da en karanlık safhası. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapıyor. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşıyor.


04.00 Stres hormonundan enerji kazanıyoruz. Enfarktüs krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında çok oluyor; çünkü kan basıncı oldukça yükselip, damarlar geriliyor. Doğum yapma olasılığının en yüksek saati.


05.00 Stres hormonu bizi faaliyete geçiriyor ve gündüz değerinin tam 6 katına çıkıyor. Vücudumuz harekete geçiyor kaybolan enerji yeniden geri geliyor. Gelsin, yeni bir gün başlıyor.

 

Blogger news

Blogroll

About