11 Eylül 2013 Çarşamba

Bilim adamlarının ilk kez üç boyutlu olarak görüntülediği DNA sarmalı, tüm bu hareketleri hepimizin vücudunda yapıyor...


26 Haziran 2013 Çarşamba

Ödül alan deney, ayet okunmuş fasülye, Tübitak Bilim Fuarı Projesi!

Manavgat Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu ile Milli Eğitim Müdürü İsmail Kılıç, Levent Akbaba’yı ziyaret ederek gürültü kirliliğinin canlılar üzerinde bıraktığı olumsuz etkisi üzerine yapılan çalışmayla ilgili bilgi aldı. Kaymakam Bulgurlu, Kur’an-ı Kerim dinletilen bitki diğer iki bitkiye göre 3 kat daha fazla büyümesine yönelik yaptığı çalışma için öğrenci Akbaba, proje koordinatörleri okulun biyoloji öğretmenleri Feriha Taycı ile Nurhan İlhan’ı tebrik ederek projenin genişletilmesine yönelik bütün çalışmalara destek vereceklerini kaydetti.
İmam hatip lisesi öğrencisi Levent Akbaba’nın TÜBİTAK Bilim Fuarı için hazırladığı ‘Canların Gıdası Kur’an-ı Kerim Projesi’ örtü altı seracılıkta kullanılacak.
Üç kap.
Hepsi aynı ölçüde, özellikte.
Her birinin içine üçer fasulye tohumu konur.
Suları eşit verilir.
Aynı hizada, aynı ortamda tutulur.
*
Üç kabın birincisine…
Sekiz saat arayla Kur’an-ı Kerim ayet sesi;
İkincisine, Arabesk-Rap müziği verilir.
Üçüncüsüne hiç ses verilmez.
*
20 günün sonunda…
Kur’an-ı Kerim dinletilen kaptaki fasulye 31 santime;
Sessiz ortamdaki fasulye 13 santime ulaşır.
Gürültülü Arabesk-Rap müziği verilen fasulye ise bırak filiz atmayı, çimlenmez.
*
Bu deneyi Antalya Manavgat İmam Hatip Lisesi 9. Sınıf öğrencisi Levent Akbaba yaptı.
Projenin adına “ Canların gıdası Kur’an-ı Kerim” koydu.
İddiası:
“ Çiftçiler serada yetiştirdikleri bitkilere Kur’an-ı Kerim dinleterek daha kısa zamanda daha bol mahsul alınır. Gönüller zikrettikçe huzur bulur, bereketli olur”
*
Öğrencinin proje danışmanları Feriha Taycı. Okulda Biyoloji öğretmeni.
İşin sırrını anlatıyor:
“ Derste sık tekrarladığım iki ayet var. Buradan esinlenerek projeye niyetlendik. Ve sonunda gerçeği gözler önüne serdik”
Diğer danışmanı da Biyoloji Öğretmeni Nurcan İlcan, aynı yöntem diğer bitkilerde de uygulanırsa aynı sonuç alınacağını söylüyor.
Formülü öğretmen-öğrenci bulmuşlar.
*
Başta kamera şakası sanırsınız.
Birileri kafa yapıyor diye düşünürsünüz.
“ Bilgi kirliği vardır” şüphesine düşersiniz.
Mümkün olup olmadığını kafanızdan geçirir, kimseye soramazsınız.
Çok doğaldır.
Çünkü böylesi bilimsel deney, ne görülmüş, ne duyulmuştur.
Daha ilerisi…
Böyle sonuç alındığına tarih şahit olmamıştır.
*
Ama oluyormuş.
Nasıl mı?
Söz konusu deney, TÜBİTAK yani Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumu’nun Bilim Fuarı’nda sergilendi.
Haberi, Türkiye’nin en geniş haber ağına sahip ajansı yurtiçi ve yurtdışına duyurdu.
*
İnanmayan gitsin baksın.
Öğrenci ve öğretmenleri okulda.
Fasulyeleri yanında.
Son ziyaretçisi Manavgat Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu oldu.
Yanında ilçe Milli Eğitim müdürünü aldı, okula gitti, öğrencinin elini sıktı, tebrik etti.
*
Kaymakam Bulgurlu, başarıyı yorumladı:
“ Güzel sözün bitki üzerindeki etkisini gördük”
Tavsiyede bulundu:
“ Meyve ve sebze üretiminde hayata geçirilmeli”
*
Yakında manav tezgâhında görürüz.

1 Mart 2013 Cuma

Güncellenen Yeni Ortaöğretim Biyoloji Dersi (9, 10, 11 ve 12. Sınıflar) Programı


9. SINIF BİYOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


9. Sınıf Biyoloji Öğretim Programının temelleri canlılık, hücre, canlıların çeşitliliği ve güncel çevre sorunlarıyla ilgili somut ve öğrencileri motive edici örnekler üzerine kurulmuştur. 

Üst sınıflarda ise öğrenciler, bu temeller üzerine kavramlarda derinleşme, genelleme ve değişik yaklaşımlarda bulunabilme imkanı bulacaklardır.

Aynı zamanda öğrenciler programın geniş bir perspektif sunması sayesinde ileriye dönük kararlarını verirken bilinçli hareket edebileceklerdir. Bu bağlamda biyoloji programında yer alan kazanımlar,biyolojide yer alan temel teoriler ve kavramlar ışığında, öğrencinin günlük hayatı ile ilişkili konular ön plana çıkarılarak belirlenmiştir. Ayrıca programda ele alınan konularla, öğrencilerin biyolojinin kullanım alanları hakkında kazanım elde etmeleri hedeflenmiştir.

Üniteler (Konu Alanları) ve Zaman Dağılımı


10. SINIF BİYOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


10. Sınıf Biyoloji Dersi Öğretim Programının temelleri üreme, kalıtım ve yaşadığımız çevre
konularıyla ilgili somut ve öğrencileri motive edici örnekler üzerine kurulmuştur.

 Üst sınıflarda ise öğrenciler, bu temeller üzerine kavramlarda derinleşme, genelleme ve değişik yaklaşımlarda bulunabilme imkanı bulacaklardır.

Aynı zamanda öğrenciler programın geniş bir perspektif sunması sayesinde ileriye dönük kararlarını verirken bilinçli hareket edebileceklerdir. Bu bağlamda biyoloji programında yer alan kazanımlar,biyolojide yer alan temel teoriler ve kavramlar ışığında, öğrencinin günlük hayatı ile ilişkili konular ön plana çıkarılarak belirlenmiştir. 

Ayrıca programda ele alınan konularla, öğrencilerin biyolojinin kullanım alanları hakkında kazanım elde etmeleri hedeflenmiştir.

Üniteler (Konu Alanları) ve Zaman Dağılımı





11. SINIF BİYOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


11. Sınıf Biyoloji Dersi Öğretim Programının temelleri canlılarda enerji dönüşümleri, insan fizyolojisi ve davranış konuları çerçevesinde somut ve öğrencileri motive edici güncel örnekler üzerine kurulmuştur. 

Bu sınıfta öğrenciler, 9. ve 10. sınıflarda edindiği temel kazanımlar üzerine, kavramlarda derinleşme, genelleme ve değişik yaklaşımlarda bulunabilme imkanı bulacaklardır. Aynı zamanda programın geniş bir perspektif sunması sayesinde öğrenciler, ileriye dönük kararlarını verirken bilinçli hareket edebileceklerdir.

Bu bağlamda biyoloji programında yer alan kazanımlar biyolojide yer alan temel teoriler ve
kavramlar ışığında, öğrencinin günlük hayatı ile ilişkili konular ön plana çıkarılarak belirlenmiştir.

Ayrıca programda ele alınan konularla, öğrencilerin biyolojinin kullanım alanları hakkında kazanım elde etmeleri hedeflenmiştir.

Üniteler (Konu Alanları) ve Zaman Dağılımı



12. SINIF BİYOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI


12. Sınıf Biyoloji Öğretim Programının temelleri nükleik asitler, protein sentezi, bitki biyolojisi,komünite ve popülasyon konuları çerçevesinde somut ve öğrencileri motive edici güncel örnekler üzerine kurulmuştur. 

Bu sınıfta öğrenciler, 9., 10. ve 11. sınıflarda edindiği temel kazanımlar üzerine,kavramlarda derinleşme, genelleme ve değişik yaklaşımlarda bulunabilme imkanı bulacaklardır.

Aynı zamanda programın geniş bir perspektif sunması sayesinde öğrenciler, ileriye dönük kararlarını verirken bilinçli hareket edebileceklerdir.

Bu bağlamda biyoloji programında yer alan kazanımlar, biyolojide yer alan temel teoriler ve kavramlar ışığında, öğrencinin günlük hayatı ile ilişkili konular ön plana çıkarılarak belirlenmiştir.

Ayrıca programda ele alınan konularla, öğrencilerin biyolojinin kullanım alanları hakkında kazanım elde etmeleri hedeflenmiştir.

Üniteler (Konu Alanları) ve Zaman Dağılımı




Güncellenen Biyoloji Öğretim Programı 
Yeni programla ilgili düşünceleriniz nelerdir?


'' Benim bir şey dikkatimi çekti. Konu işlenimi bütün sınıflarda 108 saat
olarak hesaplanmış.
Bir eğitim öğretim dönemi 36 hafta olduğuna göre bu durumda 9,10,11,12
sınıflarda biyoloji 3 saat işlenecek demek mi oluyor.
Eğer böyleyse çok güzel derim. İçeriği tam incelemedim ama
kazanımlarda azaltma yapılmamışsa ve saatler değişmemişse. Ünitelerin
yerini değiştirmekten başka bir şey yapılmamış demektir.


Arkadaşlar bir inceleme daha yaptım.
Fizik ve kimya 9 ve 10 sınıflarda 72 saat
11 ve 12 sınıflarda 144 saat gösterilmiş
yani Fizik ve Kimya 9 ve 10 larda 2 şer saat
 11 ve 12 lerde 4 er saat
Biyoloji bütün sınıflarda 3 er saat Toplamda bir değişme yok.
Hepsi 12 şer saat ediyor.
Böy olursa kanaatimce güzel ''

Erol Öğüt - Biyoloji Öğretmeni

 ''Ben de programa bir göz attım güncel konuların olması güzel bunun yanında program daha çok eski biyoloji müfredatlarından (1999) esinlenmiş buna ilaveten daha çok sağlık bilgisi dersi  gibi, bunun yanında popülasyon genetiği geri getirilmiş. program kazanımlarında  konuların detaya inmeden genel kültür düzeyinde. Biyoloji okuryazarlığı kavratılıyor''
Medet Aykaç - Biyoloji Öğretmeni

''Arkadaşlar yeni müfredatı inceleme imkanım oldu.yeni müfredatın öğrencilere daha sıcak geleceği kanaatindeyim.. gereksiz ve yorucu kısımlar kaldırılmış mesela devirli devirsiz fotofos.. ışıktan bağımsız reak.gibi. AYRICA toplamda 432 saatlik bir müfredat olmuş. bu da biyoloji ders saatinin haftalık 3 saat olacağının göstergesi. bu arada fizik kimya ilk 2 sene 72 son iki sene 144 saat olarak belirlenmiş''
Niyaz Yıldız - Biyoloji Öğretmeni


'' 9.Sınıflarda bir önceki programda 30 olan kazanım sayısı 25'e çekilirken
toplam ders saati sayısı 72'den 108'e çıkarılmış buda 9. sınıflarda Biyoloji önümüzdeki yıl haftada 3 saat olacak anlamına geliyor.
  Bu anlamda önemli bir sıkıntı 9. sınıflar için aşılmış görünüyor.
ancak 10, 11, 12. sınıflarda 108 saat görünüyor yeni program bu durumda haftada 3 saatlik Biyoloji öngörülmüş görünüyor.
  12. sınıflarda sistemlerden tamamıyla hayvanların fizyolojisi çıkarılmış görünüyor.
YGS-LYS de bu durum konu darlığı yaratabilir. Ayrıca fen liselerinde son sınıf biyoloji 5 saat şu an bu durumda ileri biyoloji ile ilgili yeni programda herhangi bir bilgi mevcut değil.Oysa Kimyada bu durum belirtilmiş.Bunun da açıklığa kavuşması gerekiyor''
Sevilay Kocabaş - Biyoloji Öğretmeni

9 Ocak 2013 Çarşamba

Açlığa Sırlı Çözüm


Hayat için, açlık tehlikelidir; ancak susuzluk öldürücüdür. Besinlerden gelen enerji vücudun yakıtı olmasına rağmen, su, motor yağı gibi fonksiyon görür ve vücudumuzun olmazsa olmazıdır. Su; sayısız kimyevî reaksiyonların gerçekleşmesine, besinlerin vücudun her noktasına taşınmasına, zararlı atıkların da vücudumuzdan atılmasına vesile olur. İnsanlar vücut ağırlıklarının yüzde ikisini, sıvı kaybına bağlı olarak azaltırlarsa, sağlıkları bundan olumsuz etkilenir. Bu oran, yüzde ikiden fazla olursa, hayatî neticeler doğurur.

Biyologlar ve hekimler, canlıların hangi moleküler mekanizmaları kullanarak açlık durumlarında hayatlarını devam ettirdiklerini anlamaya çalışmaktadır. Hepimizin bildiği gibi insanlar, metabolik faaliyetlerini tamamen kapatarak, canlılıklarını koruyamazlar. İnsanların sahip oldukları enerji depoları, ortalama 70 gün kadar yeterli olabilmektedir. Susuzluğa dayanma gücümüz 1–10 gün arasında değişmektedir. Hattâ uzun süre aç ve susuz kalan kimseler, tekrar beslenmeye başladıklarında, mide ve bağırsak problemleri yaşarlar. Hâlbuki diğer canlılarda durum hiç de böyle değildir. Bu konuda enteresan örnekler verilebilir:
1- Güneydoğu Avustralya'da yaşayan keseli memelilerden Cercartetus nanus, gündüzleri uyuyan geceleri avlanan fareye benzeyen küçük bir canlıdır. Ağırlıkları 15–45 gram, boyları da 7–11 cm. arasındadır. Yaşadığı coğrafya, düzensiz bir iklime, bazen bol bazen kıt besinlere sahip olmasıyla tanınır. Bu küçük yaratık, bereketli günlerde iyi beslenerek yağ depolar. Bunu iktisatlı kullanarak, yaklaşık 310 gün boyunca hiçbir şey yemeden kış uykusunda kalabilir. Bundan dolayı memeliler arasında en uzun kış uykusuna yatan canlı unvanına sahiptir. Aynı cinsin bir başka türü olan Tasmanya'da yaşayan küçük Cercartetus lepidus (6,4 cm. uzunluğunda ve ortalama 7 gr. ağırlığında) ise, en fazla altı ay kadar kış uykusunda kalır. Her iki tür, böceklerle, polenlerle ve nektarla beslenir.
2- Alaska bölgesinde Arktik tundralarda yaşayan mini yer sincabı (Spermophilus parryii), enerji tasarrufunu en ciddiye alan hayvanlardan biridir. Bu canlı, 8–10 ay süren kış uykusu boyunca, 37 oC olan vücut sıcaklığını, ( -2,8) oC'ye kadar düşürebilmektedir. Diğer yandan Amerikan siyah ayısı (Ursus americanus) ise, kış uykusuna yattığında vücut sıcaklığını normal seviyesinde korumak için, bulunduğu yerde titrer. Avustralya'da yaşayan sırtında sarı-yeşilimsi çizgileri olan kurbağa (Litoria alboguttata) ise, kurak geçen yıllarda, susuz ve besinsiz beş yıl kadar uykuda kalarak hayatını devam ettirebilir. Çünkü bu kurbağa kurak geçen yıllarda, sevk-i İlâhi ile yerin altına tünel kazar, tünel içinde kendi derisini ince bir toprak tabakasıyla örterek kuraklığın menfi tesirlerini en aza indirir. Ayrıca metabolizmasını yavaşlatarak depolanmış enerjisini iktisatlı kullanarak, kuraklık ve kıtlık şartlarına oldukça iyi uyum sağlayabilir. Yağmur tekrar yağdığında, kurbağalar hızlı şekilde yeryüzüne çıkar ve çılgınca beslenmeye başlar. Öyle ki, kendi büyüklüklerinin yarısı kadar büyüklüğe sahip canlıları bile yerler. Çünkü üreyebilmeleri için enerjiye ihtiyaçları vardır.
3- Enerji tasarrufu yapan hayvanların tipik örneklerinden biri de, maymunlar ailesine mensup yağlı-kuyruklu cüce makidir (Microcebus murinus). Bu hayvan Madagaskar ve çevresindeki adaların sık ormanlarında yaşar. Gündüzleri ağaç dallarında dinlenir, gece faaliyet gösterir. Ağaç kovuklarında, dizlerini karnının üzerine çekerek, her yıl yedi ay kadar uykuya yatar. Bu döneminde vücuduna ve kuyruğuna depoladığı yağları kullanarak hayatını devam ettirir. Vücut sıcaklığını sürüngenler gibi, ortam sıcaklığına göre ayarlayarak enerji tasarrufu yapar. Kötü bir ısı izolasyonu olan ağaç kovuğunda, vücut sıcaklığı çevresindeki havanın sıcaklığına bağlı olarak iniş-çıkış gösterir. Isı izolasyonu iyi olan bir ağaç kovuğunda ise, vücut sıcaklığı nispeten sabit kalır.
4- Bu konuda bir başka enteresan örnek de, anavatanı Malezya olan gece kelebeklerinden atlas güvesidir (Attacus atlas). Tırtıllar çok fazla yemek yerken, yetişkin olduklarında yani kelebek hâline geldiklerinde, asla bir şey yemezler. Atlas dâhil, birçok yetişkin güve kelebeğinin ağız yapıları, gereğince gelişmez. Bu yetişkin güveler, lârval dönemde biriktirdikleri yağ depolarına güvenmek mecburiyetindedir. Ancak enerji depoları, uzun süreli enerji sağlayamadığından, iki veya üç haftada ölürler.
5- Bir başka örnek ise, kıyı çulluğudur (Limosa lapponica). Bu kuşun Alaska çeşidi, her yıl insanı hayrette bırakan uzaklıklara hiç mola vermeden göç eder. Uçuşu sırasında hiçbir şey yemez. Âdeta bir depo benzinle 7.000 mil uçar. Bir çalışmada, Batı Alaska'daki yuvasından ayrılan bir dişi kuşun, 7.257 mil uzaklıktaki Yeni Zelanda'ya, ağzına uçuş boyunca bir lokma koymadan, sekiz günde ulaştığı gözlenmiştir. Bu dişi kuşların, uçuşa kalkmadan önce, bir rahmet eseri olarak sindirim organlarının küçüldüğü ve vücut ağırlıklarının yarısının enerji deposu olan yağa dönüştüğü görülür.

6- Avrupa'da yaşayan kara salyongozlarından Helix pomatia da, bu konunun tipik örneklerindendir. Bu canlılar, uzun süren kuraklık veya soğuğun hâkim olduğu mevsimlerde, kendilerini günlerce, hattâ haftalarca kabuklarının içine kilitlerler. Kabuğun içine girer girmez, açıklığı kapatacak hususi bir mukus zar salgılarlar. Bu zar, buharlaşmaya bağlı su kaybını yavaşlatır. Salyangozlar, metabolizma hızlarını azaltarak da enerji tasarrufu sağlarlar. Ortama su geldiğinde veya sıcaklık arttığında, salyangozlar uykudan uyanır ve kabuklarından dışarı çıkarlar.

7- Bu konuda bir başka örnek de, Afrika'da yaşayan akciğerli balıktır (Protopterus amphibius). Hem solungaçlara hem de hava solunumu yapan akciğerlere sahip olan bu balık da, hareketli hayat tarzını yavaşlatarak, enerji tasarrufu yapar. Nehrin veya gölün zeminine tünel kazarak kendini gömer. Su seviyesi azaldığında, kendini koruyacak bir mukus örtü salgılar. Ayrıca enerji tasarrufu için metabolizmasını yavaşlatır. Böylece yaklaşık iki yıl kadar aç kalabilir.

8- Kıtlığa dayanıklı bir başka canlı da, pitondur. O, kıtlık dönemlerinde sindirim sistemini büzüştürerek küçültür ve bir-bir buçuk yıl yemeden yaşayabilir. Fakat bu hayvanlar, kendilerinden bir buçuk misli büyük hayvanları yutabilirler. İnsanlardan ve diğer hayvanlardan farklı olarak, pitonların sindirim sistemi, beslenme aralarında çalışmaz. Sadece avını yediğinde çalışmaya başlar. Avını yemeye başladığında 24 saat içinde, yılanın bağırsakları iki misli büyür. Yemek bittiğinde ise tekrar büzüşerek küçülür.
9- Bu konuda vereceğimiz son örnek ise, imparator penguendir (Aptenodytes forsteri). Bu canlının erkekleri, yavrusuna olan şefkatinden dolayı yaklaşık dört ay kadar aç kalır. Üreme mevsimi, Antarktika kışına denk geldiğinden yumurtadan çıkan yavrular, sıcaklığın -76 oC kadar düşük olduğu bir dünyaya gözlerini açarlar. Dişi penguen yumurtasını bıraktıktan sonra, yumurtaların sıcaklığını muhafaza etme işini eşine bırakır. Kendisi beslenmek ve yağ depolarını doldurmak için okyanusa açılır. Vazifesine düşkün erkek penguen, dört ay boyunca derisindeki kıvrımların altında yumurtanın sıcaklığını muhafaza eder ve bu süre zarfında hiçbir şey yemez ve içmez. Dişi beslenip yuvaya döndüğünde, görevini erkeğinden devralır. Bu sefer de, erkek penguen beslenmeye gider.

Yukarıda verilen örneklerde açıkça görüldüğü gibi, hayvanlar âlemindeki canlıların büyük bir bölümü için hayatın devamlılığı, besinin bol ve kıt olduğu dönemler arasında kurulan hassas dengeye bağlıdır. Açlık veya kıtlık durumlarında, hayatta kalabilmenin püf noktası, var olan enerjinin en verimli şekilde kullanılmasıdır. Bir canlı, kıtlık döneminde açlık durumunu ne kadar iyi yönetebilirse, hayatını sürdürme ihtimali de o kadar artar. Çünkü hayat, dengeli ve ölçülü olma üzerine kurulmuştur. Rahman ve Rahîm olan Rabb'imiz, Rububiyetinin gereği olarak canlılara, kıtlık, kuraklık veya yokluk mevsimlerinde kendilerini koruyabilecek çok farklı mekanizmalar vermiştir. Hayvanlar yaşadıkları ortamlarda besinlerin azaldığı ve çoğaldığı zamanları hissederler ve ona göre davranırlar. Sevk-i İlâhiyle bu periyotlara uygun bir yaşantı geliştirirler.

Açlığa uyum sağlamış canlıların uzun süreli durağan bir hayata geçerek, kısıtlayıcı zor şartlar altında, metabolizmalarını nasıl düzenlediklerini çözümleyebilirsek, belki bir gün biz insanlar da, metabolizmamızı âdeta bir termostat gibi açıp kapatabilen tedaviler geliştirebiliriz. Ayrıca kilo alımı ve kaybını kontrol edebilecek moleküler tedavilerin yolu açılabilir. Aşırı soğuk ve sıcak gibi uç değerlerde hayatta kalabilmenin yolları,- canlılar âleminden ilham alınarak ortaya konulabilir.

Kaynak
- The Superstarvers. Zoology. Scienceillustrated.com. July-August 2010 sh: 60-66.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/acliga-sirli-cozum-mart-2011.html
 

Blogger news

Blogroll

About