26 Haziran 2013 Çarşamba

Ödül alan deney, ayet okunmuş fasülye, Tübitak Bilim Fuarı Projesi!

Manavgat Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu ile Milli Eğitim Müdürü İsmail Kılıç, Levent Akbaba’yı ziyaret ederek gürültü kirliliğinin canlılar üzerinde bıraktığı olumsuz etkisi üzerine yapılan çalışmayla ilgili bilgi aldı. Kaymakam Bulgurlu, Kur’an-ı Kerim dinletilen bitki diğer iki bitkiye göre 3 kat daha fazla büyümesine yönelik yaptığı çalışma için öğrenci Akbaba, proje koordinatörleri okulun biyoloji öğretmenleri Feriha Taycı ile Nurhan İlhan’ı tebrik ederek projenin genişletilmesine yönelik bütün çalışmalara destek vereceklerini kaydetti.
İmam hatip lisesi öğrencisi Levent Akbaba’nın TÜBİTAK Bilim Fuarı için hazırladığı ‘Canların Gıdası Kur’an-ı Kerim Projesi’ örtü altı seracılıkta kullanılacak.
Üç kap.
Hepsi aynı ölçüde, özellikte.
Her birinin içine üçer fasulye tohumu konur.
Suları eşit verilir.
Aynı hizada, aynı ortamda tutulur.
*
Üç kabın birincisine…
Sekiz saat arayla Kur’an-ı Kerim ayet sesi;
İkincisine, Arabesk-Rap müziği verilir.
Üçüncüsüne hiç ses verilmez.
*
20 günün sonunda…
Kur’an-ı Kerim dinletilen kaptaki fasulye 31 santime;
Sessiz ortamdaki fasulye 13 santime ulaşır.
Gürültülü Arabesk-Rap müziği verilen fasulye ise bırak filiz atmayı, çimlenmez.
*
Bu deneyi Antalya Manavgat İmam Hatip Lisesi 9. Sınıf öğrencisi Levent Akbaba yaptı.
Projenin adına “ Canların gıdası Kur’an-ı Kerim” koydu.
İddiası:
“ Çiftçiler serada yetiştirdikleri bitkilere Kur’an-ı Kerim dinleterek daha kısa zamanda daha bol mahsul alınır. Gönüller zikrettikçe huzur bulur, bereketli olur”
*
Öğrencinin proje danışmanları Feriha Taycı. Okulda Biyoloji öğretmeni.
İşin sırrını anlatıyor:
“ Derste sık tekrarladığım iki ayet var. Buradan esinlenerek projeye niyetlendik. Ve sonunda gerçeği gözler önüne serdik”
Diğer danışmanı da Biyoloji Öğretmeni Nurcan İlcan, aynı yöntem diğer bitkilerde de uygulanırsa aynı sonuç alınacağını söylüyor.
Formülü öğretmen-öğrenci bulmuşlar.
*
Başta kamera şakası sanırsınız.
Birileri kafa yapıyor diye düşünürsünüz.
“ Bilgi kirliği vardır” şüphesine düşersiniz.
Mümkün olup olmadığını kafanızdan geçirir, kimseye soramazsınız.
Çok doğaldır.
Çünkü böylesi bilimsel deney, ne görülmüş, ne duyulmuştur.
Daha ilerisi…
Böyle sonuç alındığına tarih şahit olmamıştır.
*
Ama oluyormuş.
Nasıl mı?
Söz konusu deney, TÜBİTAK yani Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumu’nun Bilim Fuarı’nda sergilendi.
Haberi, Türkiye’nin en geniş haber ağına sahip ajansı yurtiçi ve yurtdışına duyurdu.
*
İnanmayan gitsin baksın.
Öğrenci ve öğretmenleri okulda.
Fasulyeleri yanında.
Son ziyaretçisi Manavgat Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu oldu.
Yanında ilçe Milli Eğitim müdürünü aldı, okula gitti, öğrencinin elini sıktı, tebrik etti.
*
Kaymakam Bulgurlu, başarıyı yorumladı:
“ Güzel sözün bitki üzerindeki etkisini gördük”
Tavsiyede bulundu:
“ Meyve ve sebze üretiminde hayata geçirilmeli”
*
Yakında manav tezgâhında görürüz.

4 yorum:

  1. KAYMAKAMA DA ÖĞRETMENLERİNE DE KOCAMAN AFERİN.
    BİLİMDEN KOPMANIN SONU SAFSATADAN BAŞKA NEREYE VARACAK Kİ.VARILAN NOKTA ÇOK AÇIK
    APTEST SUYUNDAN,SİNEĞİN KANADINDAN MEDET UMAN,ŞİFA BEKLEYEN SAĞLIK BAKANI OLURSA BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ DE KAYMAKAMI DA BÖYLE OLUR.
    TÜBİTAK BU ÖĞRENCİYE ÖDÜL VERİRSE ŞAŞMAM.



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Bu bilimden kopmak değildir aksine insanlar için güzel bir örnek ve ileriye dair atılan iyi bir adımdır.Bunu bilimden kopmuş veya boş iş olarak gören insan ilk olarak kendini değerlendirmesi gerekmektedir.

      Sil
  2. Bir bilim insanı "acaba(!)" diyerek başlar, gördüğü, duyduğu, merak ettiği şeye karşı, red ve ya kabul için, her cevap henüz erkendir. Alelade bakan her insan duygusal, ideolojik etkilenme ile "peşin hükümlü" davranır; dinletilen dini içerikten dolayı bizzat deneyin kendisi red ya da kabul edilir. Oysa bilimsel tarafsızlığını koruyabilmiş ve "acaba(!)" diyebilmiş bir bilim insanı inançlı ya da
    inançsız olsun, kendi hazırladığı düzenek ve ortamla, istediği yöntemle ve sırf yanlışlamak için bile olsa da bilim ahlakıyla deneyini yapar ve ilgililerle sonucu paylaşır. Batıda inançlı bilim insanları önce, Havra ya da Kilisesine uğrayıp sonra laboratuvarına gider, inancını,çıkışta almak üzere kapıda bırakır ama unutmaz; inançsız ise, her daim ahlakını yanından ayırmaz. Bizde (bazı)bilim insanları, konu dinle ilintili olunca, "bilim dışı" olmakla itham eder.
    Din adına konuştuğunu söyleyen ve bilimi dışlayan sözde dindarlar ile Bilim adına konuştuğunu söyleyen ve 19.yy pozitivizminden kurtulamamış, maddeci "Bilimci", manayı dışlayan, sözde bilim insanları arasında hiçbir fark yoktur; iki kesim de yobaz ve bağnaz...Bilim insanı ya da sıradan insan, inançlı ya da ateist ama saygılı ve ahlaklı insan olmalı...

    YanıtlaSil

 

Blogger news

Blogroll

About