26 Kasım 2012 Pazartesi

FOTOSENTEZ

*Fotosentez:  Klorofilli canlıların güneş enerjisini kullanılarak inorganik maddelerden organik madde sentezlenmesine,
fotosentez adı verilir.

 →Fotosentez; bazı bakterilerde, mavi-yeşil alglerde, öglenada, tek hücreli alglerde ve yeşil bitkilerde gerçekleşir.

Fotosentezin genel denklemi:
 
 
→Bazı bakteriler fotosentezde hidrojen ve elektron kaynağı olarak H2O yerine H2S molekülünü kullanırlar.
Bu bakteriler O2 açığa çıkarmazlar.
Bunun yerine S2 gazı açığa çıkarırlar. Bazı bakteriler ise H2O yerine H2 molekülünü kullanırlar.
Bu bakteriler ise yan ürün olarak herhangi bir gaz açığa çıkarmazlar.
→Bakterilerde ve mavi-yeşil alglerde klorofil sitoplazmada bulunur.
→Ökaryatik fotosentetik canlılarda ise klorofil kloroplastlarda bulunur.
*Kloroplastın yapısı:
  
Klorofilin yapısı: Klorofilin yapısında CHON ve Mg bulunur. Klorofilin ara sentez tepkimelerinde demir (Fe) kullanılır.

 
*Fotosentez reaksiyonları: Fotosentezin reaksiyonları ışık ve karanlık reaksiyonlar olmak üzere iki kısımda incelenir.




 
**Işık reaksiyonları (fotokimyasal reaksiyonlar): Bu reaksiyonların gerçekleşmesi için ışığa gereksinim vardır.
Bu reaksiyonlarda ATP , NADPH2 ve O2 üretilir.
Klorofil molekülü hem elektron alıcısı hem de elektron vericisi olarak görev alır.
Işık enerjisi kullanılarak ATP sentezlendiği için buna fotofosforilasyon denir.
Işık reaksiyonlarında koenzimler kullanılır. Bu nedenle sıcaklık değişimlerinden çok fazla etkilenmez.
 
Işık reaksiyonları; devirli ve devirsiz fotofosforilasyon olmak üzere iki kısımdan oluşur.
 
***Devirli fotofosforilasyon: Bu reaksiyonlarda klorofilden ayrılan elektronlar tekrar klorofile geri döner.
Bu reaksiyonlarda herhangi bir madde tüketilmeden 2ATP üretilir.

 
 

→Klorofil-A, ışık enerjisinin etkisiyle elektron fırlatır. (Klorofil-A, Yükseltgenir)
→Elektron, elektro taşıma sisteminden (ETS) geçerek, klorofil-A' ya geri döner. (Klorofil-A, indirgenir)
 
→Elektron, ferrodoksinden-plastokinona ve sitokromdan-klorofil-A' ya aktarılırken ATP sentezi gerçekleşir.
→Böylece devirvi foto fosforilasyonda, 2 ATP sentezlenmiş olur.

 
***Devirsiz fotofosforilasyon: bu reaksiyonlarda klorofilden ayrılan elektronlar klorofile tekrar geri dönmez.
Devirsiz foto fosforilasyonun gerçekleşmesi için iki farklı klorofil molekülüne gereksinim vardır.
Bunlar klorofil-A ve klorofil-B molekülleridir. Bu olay sonucunda 1 ATP ve 2NADPH2 üretilir.
Suyun fotolizi gerçekleşir. Suyun fotolizi sonucunda O2 açığa çıkar.
 
→Klorofil-B, ışık enerjisini soğurur 4 elektron fırlatır.
→Klorofil-B’den ayrılan 4 elektron, ETS ile klorofil-A' ya  doğru aktarılır.
→Elektronlar, sitokromdan Klorofil-A' ya geçerken; enerjisinin bir kısmını kaybeder ve 1 ATP sentezlenir.

 
→4 mol suyun fotolizi gerçekleşir.
→Suyun fotolizi sonucunda; 4 hidrojen iyonu, 4 elektron,  2 H2O ve 1 O2 açığa çıkar.
→4 elektron,  klorofil-B' ye aktarılır.
→Böylece klorofil-B’nin kaybettiği elektronlar suyun fotolizinden karşılamış olur.

 
→Klorofil-A, ışık enerjisinin etkisiyle 4 elektron fırlatır.
→Klorofil-A’dan ayrılan 4 elektron, ferrodoksinden geçerek; 2NADP molekülüne aktarılır.
→Suyun fotolizi sonucu açığa çıkan 4 H iyonu, 2NADP tarafından yakalanır ve 2NADPH2 oluşur.

→Böylece devirsiz foto fosforilasyon sonucunda 1 ATP, 2NADPH2 sentezlenir ve O2 gazı açığa çıkar.
Not: Devirsiz fotofosforilasyonda hidrojen ve elektron kaynağı olarak H2O kullanılmazsa O2 açığa çıkmaz.


 
 *Fotosentez reaksiyonlarının şematik gösterimi:


 

 
**Karanlık reaksiyonlar (Calvin çemberi): bu reaksiyonlarının başlaması için doğrudan ışık gerekli değildir.
Bu reaksiyonlar enzimlerin kontrolünde gerçekleşir.
Bu nedenle sıcaklık değişimlerinden etkilenir.
 

→5C’lu Ribulozdifosfat, CO2’ yi yakalar ve 6C’lu karasız ara bileşik oluşur.
→Kararsız ara bileşik 2 mol  fosfogliserik aside (PGA) parçalanır.
→2 mol PGA, 2ATP kullanılarak; 2 mol  Difosfogliserikasitde (DPGA) dönüşür.
→2 mol DPGA, 2NADPH2’nin hidrojenlerini alarak; 2 mol fosfogliser aldehite  (PGAL) dönüşür.
→2 mol PGAL, bileşerek  Früktoz 1,6 difosfat  bileşiğini oluşturur.
 Früktoz 1.6 difosfat, fosfat gruplarını kaybeder ve glikoz sentezlenir.
 
→İkinci bir CO2 molekülü sentezleyebilmek için, kullanılan riboloz di fosfat molekülünün tekrar sentezlenmesigerekir.
→Bunun için, PGAL moleküllerinin bir kısmı kullanılarak; 5C’lu riboloz mono fosfat sentezlenir.
→Riboloz mono fosfat, 1 ATP kullanılak; riboloz di fosfat bileşiği sentezlenir.

 
Not:
1 mol CO2’ nin bağlanabilmesi için, 3 ATP ve 2 NADPH2 gereklidir.
1 mol glikozun sentezlenebilmesi için, 6 CO2 gerektiğinden; toplam 18 ATP ve 12 NADPH2 kullanılır.
 
→1 mol glikozun sentezlenebilmesi için, ışık ve karanlık reaksiyonların 6 kez tekrarlanması gerekir.
→Karanlık reaksiyonların, 6 kez tekrarlanması sonucunda 12PGAL üretilir.
→2PGAL, glikoz sentezinde kullanılır. 10PGAL ise riboloz di fosfatların sentezinde kullanılır.
 
→Fotosentezin ışık reaksiyonlarında,12H2O kullanılır. Karanlık reaksiyonlarda ise 6H2O açığa çıkar.
→Bu nedenle fotosentez için 6 net su gereklidir.

 
→Karanlık reaksiyonlarda sadece glikoz üretilmez. Aynı zamanda vitamin ve diğer organik bileşiklerin monomerleri de üretilir.




 
*Fotosentezde işaretli moleküllerin (izotop), izlediği yol:  Fotosentezde; karbon ve oksijeni işaretli, CO2 ile
normal hidrojen ve oksijen taşıyan, H2O kullanıldığında; bu atomların, hangi moleküllerin yapısına katıldığını gözlemleyebiliriz.

 

 
→İşaretli CO2’ nin, karbon ve oksijeni---------------------------> Glikozun yapısına katılır.
 
→Normal atom taşıyan, H2O ’ nun hidrojeni------------------->Glikozun yapısına--------> Oksijeni ise O2 şeklide havaya verilir.
 


 

*Fotosentezi etkileyen faktörler: Fotosentezi etkileyen faktörler, çevresel ve kalıtsal faktörler olmak üzere iki kısımda incelenir.

 
 


**Fotosentezi etkiyelen çevresel faktörler:
 
 

***CO2 konsantrasyonu: CO2 konsantrasyonunun artması fotosentez hızını belli bir dereceye karar hızlandırır.
Daha sonra fotosentez hızı sabit kalır.
***Işık şiddeti: Işığın şiddetinin artması fotosentez hızını belli bir dereceye karar hızlandırır.
Daha sonra fotosentez hızı sabit kalır.
***Işığın dalga boyu: Klorofil molekülü en çok mor ve kırmızı ışığı soğururken,  yeşil ışığı ise daha çok yansıtır.
Bu nedenle fotosentez mor ve kırmızı ışıkta çok hızlı, yeşil ışıkta çok yavaş gerçekleşir.
***Sıcaklık: Fotosentez 0 Co’nin altında ve 55 Co’nin üstünde gerçekleşmez. Fotosentez hızı en iyi ortalama olarak 25-35 Co
aralığında gerçekleşir.
***SuSu konsantrasyonunun artması fotosentez hızını belli bir dereceye karar hızlandırır. Daha sonra fotosentez hızı sabit kalır.
***Madensel tuzlar: Madensel tuzlar konsantrasyonunun artması fotosentez hızını belli bir dereceye karar hızlandırır.
Daha sonra fotosentez hızı sabit kalır.
***Toprağın pH’ı: Her bitkinin kendine özgü bir pH aralığında fotosentez hızı optimum gerçekleşir.
Bazı bitkiler asidik, bazı bitkiler bazik ve bazı bitkiler nötr ortamlarda fotosentezi optimum gerçekleştirirler.



*Minimum kuralı: Bir kimyasal reaksiyonun hızına birden fazla faktör etki ediyorsa, o kimyasal reaksiyonun hızını ortamda
en az bulunan faktör belirler.
Örnek: Sınırsız CO2’nin bulunduğu bir ortamda, düşük ve yüksek ışık şiddetinde fotosentez hızları farklı gerçekleşir.
Işık şiddeti ortamda az bulunduğundan fotosentez hızını ışık şiddeti belirler.
 



*Fotosentezde kemiosmotik hipotez: foto fosforilasyonun gerçekleşme mekanizmasını, moleküler düzeyde açıklar.
→Fotosentezde ışık reaksiyonları gerçekleşirken elektronların tillakoid zarladan geçişi sırasında,
stromadaki protonlar tillakoid zarlar arasındaki boşluğa doğru pompalanır.
→Aynı zamanda suyun fotolizi sonucu oluşan protonlarda tillakoid zar arasındaki boşluğa pompalanır.
→Tillakoid boşluktaki proton konsantrasyonun artması sonucunda, tillakoid zarın iç kısmı pozitif,
dış kısmı negatif yüklenir.
→Böylece, zarın iç ile dış kısmı arasında, osmotik, elektrostatik ve pH potansiyel farkı oluşur.
→Tillakoid boşlukta bulunan protonlar özel proteinler ile stroma sıvısına geri yollanır.
→Protonların stroma sıvısına geçişi sırasında ATP sentaz enzimin yardımıyla bu potansiyel farkın enerjisi
kullanılarak ATP sentezlenir.
 
 
*Fotorespirasyon (ışık solunumu):
→Bitkilerde; yüksek sıcaklık, yüksek ışık şiddeti, yüksek oksijen ve düşük CO2 konsantrasyonlarında oksijen,
riboloz di fosfatla tepkimeye girer ve  riboloz di fosfatın CO2  bağlanmasını engeller.
→Riboloz difosfatın, oksitlenmesi sonucunda 2C’lu  fosfoglikolat adı verilen bir bileşik oluşur.
→Fosfoglikolat, daha sonra parçalanır ve  CO2 gazı açığa çıkar.
→Fotosentezde oluşan ara maddelerin, CO2’ ye kadar parçalanmasına fotorespirasyon (ışık solunumu) denir.
→Bu olayda ATP üretilmez. Bu olay karanlık reaksiyonların gereksiz olarak kesintiye uğramasına neden olur.

 
*Fotosentez mekanizmasına göre bitkilerin sınıflandırılması: 

Fotosentez mekanizmasına göre bitkiler;  C3, C4 ve CAM bitkileri olmak üzere üç gruba ayrılır.
 
 
**C3 bitkileri:
→Fotosentezin karanlık reaksiyonlarda ilk oluşan kararlı ürün; 3 karbonlu PGA' dır. (fosfogliserik asit) 
→Fotosentezin karanlık reaksiyonlarında CO2' yi ilk yakalayan molekül riboloz difosfat' tır.
→Fotosentezin karanlık reaksiyonlarını mezofil hücrelerinde gerçekleştirirler.
→Yüksek ışık şiddeti, yüksek sıcaklık, düşük CO2 ve yüksek O2 konsantrasyonlarında ışık solunumugerçekleştiğinden;
fotosentez hızları C3 bitkilerinden daha yavaştır.
Yeryüzündeki bitkilerin, büyük bir kısmı C3 bitkisidir.
Örnek: Pirinç, patates, buğday, arpa, çavdar, yulaf, elma, ayva, fasülye, domates...

 
**C4 bitkileri (kranz anatomi): 
→Fotosentezin karanlık reaksiyonlarında ilk oluşan kararlı ürün, 4 karbonlu malik asit' tir.
→Karanlık reaksiyonlarda CO2' ilk yakalayan molekül PEP (fosfoenol piruvat) molekülüdür.
→Fotosentezin karanlık reaksiyonları, mezofil hücrelerinde başlar; demet kını hücrelerinde tamamlanır.
→PEP oksijen ile bileşik oluşturmadığından, fotosentez hızları, C3 bitkilerinden çok daha fazladır.
→Bu anatomik özellik,  C4 bitkilerinin; yüksek sıcaklık, şiddetli ışık, düşük CO2 ve yüksek O2 konsantrasyonunda,
ışık solunumundan (fotorespirasyon) etkilenmeden fotosentez yapabilmelerine olanak tanır.
→C4 bitkilerinde çok az ışık solunumu gerçekleşir.
C4 bitkilerinin demet kını hücreleri, iletim demetlerinin çevresinde halka şeklinde dizilmişlerdir. Bu yapı çeleğe benzediğinden
Almancada çelenk anlamına gelen kranz kelimesinden esinlenerek,bu bitkilere kranz anatomi de denir.
 

 Örnek: mısır, şeker kamışı, süpürge darısı, semiz otu...
**CAM (Crassulacean Asit Metabolizması) bitkileri:
→CAM bitkileri, daha çok çölde ve kurak yerlerde yaşarlar.
→Bu bitkiler su kaybını azaltmak için, gündüz stomaları kapatır gece ise açarlar.
→Bu bitkiler, özel bir fotosentez yolu geçekleştirmişlerdir.
→Bu bitkilerin fotosentez hızları çok düşüktür.
 
Örnek: Bazı kaktüs türleri, İspanyol yosunu ve ananas örnek olarak verilir.

 

 
*C4 bitkilerinde fotosentez (Hatch-Slack yolu): C4 bitkileri karanlık reaksiyonları iki aşamada gerçekleştirirler.



 
 I. Fotosentez yolu:
→Mezofil hücrelerinde gerçekleşir. Burada 3C’lu fosfoenolpiruvat (PEP) molekülü CO2 bağlar
ve 4C’lu malik asidi oluşturur.
→PEP oksijenle bileşik oluşturmadığından, demet kını hücrelerinde, fotorespirasyon gerçekleşmez.

 
II. Fotosentez yolu:
→Demet kını hücrelerinde gerçekleşir. Mezofil hücrelerinde oluşan malik asit, demet kını hücrelerine geçer.
→Burada malik asit PEP ve CO2’ ye kadar parçalanır.
→Serbest kalan CO2’yi Riboloz di fosfat yakalar ve Calvin reaksiyonları başlar.
→PEP ise demet kını hücrelerine geri döner.
*CAM bitkilerinde fotosentez: CAM bitkilerinde fotosentez gece ve gündüz aşamaları olmak üzere

iki aşamada gerçekleşir.
 
 

 


**CAM fotosentezinin gece aşaması: 
 →Stomalar açık olduğundan dışarıdan alınan CO2 malik asit ve izositrik asit şeklinde kofullarda depolanır.

 
**CAM fotosentezinin gündüz aşaması:
→Stomalar kapalı olduğundan dışarıdan CO2 geçişi olmaz.
→Kofullarda depolanan malik asit ve izo sitrik asit parçalanarak CO2 açığa çıkar.
→CO2, Riboloz di fosfat tarafından yakalanır ve karanlık reaksiyonlar başlar.

Not:       Bitkilerin fotosentez hızları:  C4 bitkileri > C3 bitkileri > CAM bitkileri

http://www.biyodoc.com/Fotosentez-kemosentez-fotosentez.html

22 Kasım 2012 Perşembe

Ölümünüzü öğrenecek kadar cesur musunuz?

500 avroya (1126 TL) mal olan kan testiyle bir insanın ne kadar hızlı yaşlandığını ve ne zaman öleceğini gerçeğe yakın olarak tespit etmek mümkün olacak.

İngiliz bilim insanları, hücrede bulunan telomerleri ölçen test geliştirdi. Ülke basını, gelişmeyi "Kimse ölüm tarihini bilmek isteyecek kadar cesur değildir" şeklinde duyurdu.

Güncelleme:22 Kasım 2012 10:04
Çok yakın bir gelecekte, kaç yıl ömrümüzün kaldığını basit bir kan testiyle öğrenebileceğiz. İngiltere'de yıl sonunda piyasaya çıkması planlanan test, kromozomlardaki 'telomer' adlı yapıları ölçerek 'hayatta kalma süresini' hesaplıyor. Yapılacak kan testiyle telemore adlı yapıların gücü incelenecek ve kişinin kaç yıl daha yaşayacağı hesaplanabilecek.
The Independent gazetesinin haberine göre, 500 avroya (1126 TL) mal olan kan testiyle bir insanın ne kadar hızlı yaşlandığını ve ne zaman öleceğini gerçeğe yakın olarak tespit etmek mümkün olacak. İngiltere ’de yıl sonunda satışa çıkması planlanan tartışmalı test, kromozomlardaki ‘telomer’ adı verilen hayati yapıların uzunluğunu ölçüyor. Bilim insanlarına göre, telomeri kısa olanların ömrü de kısa oluyor. Testi hazırlayan uzmanlar, telomerlerin gücüne bakıp, kişinin kronolojik yaşına kıyasla biyolojik yaşının daha genç veya yaşlı olup olmadığını görebiliyor. Testin 5-10 yıl içinde yaygın olarak kullanılacağı tahmin ediliyor. Bazı bilim insanlarıysa kan testinin geçerli bir ölçü olup olmadığını ve kullanımının ne derece etik olduğunu tartışmakta. 
Daha önce de araştırılmıştı 
Kan testi sonuçları, hayat ve sağlık sigortası şirketleri için de önemli. Test bir insanın yaşlandıkça kalp, kanser , alzheimer gibi bir dizi hastalıktan ölme riskini ölçmede gösterge olarak kullanılabilecek. İspanyol Ulusal Kanser Araştırma Merkezi’nden Maria Blasco, “Telomerleri kısa olanların, normalden daha az yaşadığını biliyoruz. Ama uzun telomerlerin daha uzun bir hayat sağlayıp sağlamadığı bilinmiyor” dedi. Uzmanlar 2003’te 143 kişiden alınan kan örnekleriyle yaptıkları incelemede telomer boyunun, 60 yaşına ulaşmış bir kişinin 15 yıl daha yaşayıp yaşamayacağına ilişkin iyi bir gösterge olduğunu tespit etmişti. 2004’te yapılan bir araştırmada da hasta bir çocuğa sahip olma stresiyle yaşayan kadınların daha kısa telomerleri olduğu belirlenmişti. Kısa telomer genetik kemik iliği hastalıklarıyla bağlantılandırılmış, 2010’da bazı hücrelerdeki telomerlerin yaşamını uzatan enzimi alınan farelerin erken yaşlandığı görülmüştü.
http://www.habererk.com/haber/35336/olumunuzu-ogrenecek-kadar-cesur-musunuz.html

Askıda İnsan Vücudu !!!!


Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, Anatomi dersini Anatomist Gunther Von Hagens'in 'PLASTİNASYON' yöntemiyle bozulmadan kullanılabilir hale getirdiği kadavra ile yapıyor...
MÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Zararsız, yaptığı açıklamada, ülkemizde kadavra temininin oldukça zor olduğunu söyledi.
´´Mevlana Üniversitesi olarak Gunther von Hagens´in yaptığı kadavralardan faydalanıyoruz. Ülkemizde sadece 2 ya da 3 üniversitede bu kadavradan mevcut. Bu ´plastine´ kadavrayı Almanya´dan temin ettik
Gunther von Hagens´in özel geliştirdiği ´plastinasyon´ yöntemiyle elde edilmiş. Kadavra özel bir plastik maddeden geçirilerek bu şekle getiriliyor ve bozulmadan uzun yıllar kalabiliyor. Böylece toksit maddelerin etkisinden öğrencilerimiz ve diğer personelimiz korunmuş oluyor.´´
PLASTİNASYON NEDİR?
Vücuttan çıkarılan sıvı ve yağların yerine likit plastik konularak kadavraların sertleştirilmesini sağlayan ve bozulmasını önleyen yönteme plastinasyon adı veriliyor.


Anne karnındaki bebeğin esnemesi görüntülendi.


Bilim insanları, 4 boyutlu tarama yöntemiyle ultrasonda ilk kez anne karnındaki bir bebeğin esnemesini kaydetti.


İngiltere'deki Durham Üniversitesi Psikoloji  Departmanı’nın, sağlık ve bilim alanında önemli makalelere yer veren PLOS ONE dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, 15 sağlıklı bebekte görülen yarım ağız açma hareketinin ‘esneme’ olduğu belirlendi.
Doğumdan önce bebeklerin hıçkırdıkları, yutkundukları ve gerindikleri biliniyordu. Ancak esnemeleri ilk kez bu kadar net bir şekilde tespit edildi. Esnemenin, bebeğin sağlığını gözlemlemede yeni ve önemli bir ipucu olacağı düşünülüyor.
Araştırmayı yürüten ekibin başındaki Nadja Reissland, “Anne karnındaki bebeğin esnemesinin fonksiyonunu ve önemini halen bilmiyoruz. Ancak elde ettiğimiz veriler, esnemenin cenin gelişimi ve bebeğin sağlık belirtileri ile bağlantılı olabileceğini gösteriyor. Rahimdeki bebeğin esneme sıklığı, erken gebelikte beynin olgunlaşması ile ilgili olabilir ” açıklamasını yaptı.
Reissland ve ekibinin gözlemi, gebeliğin 24 ve 36. haftaları arasındaki 8 kız ve 7 erkek bebekte yapıldı. Esnemenin 28. haftadan itibaren azaldığı, erkek ve kız bebeklerde önemli bir farklılığın olmadığı ortaya çıktı.
ULTRASONDAN GÜLÜMSEYEN BEBEK:
Oynat

Bilim insanları bile bilmiyor !!!


Kızıl gezegen Mars’a Ağustos ayında inen uzay aracı ‘Curiosity’in (Merak) çok önemli bir keşif yaptığı açıklandı.

İnternet ortamı ve bilim dünyasında heyecan yaratan gelişmenin ne olduğu henüz bilinmiyor. Amerikan Uzay ve Havacılık Kurumu NASA’dan jeolog John Grotzinger, “Curiosity’nin elde ettiği en son bulgular, tarih kitaplarına geçecek. Gerçekten çok etkileyici görünüyor” demekle yetindi. Grotzinger, NASA’nın sonuçlarla ilgili 3-7 Aralık arasında San Francisco’da düzenlenecek 2012 Amerikan Jeofizik Birliği toplantısında açıklama yapacağını söyledi. NASA açıklama yapmayı reddederken Grotzinger, “Ekip dikkatli davranıyor, elde edilen bulguların doğruluğunu teyit etmek için birçok kontrol yapıyor” dedi. Mars’ta organizma kalıntısına ulaşıldığı iddialar arasında. 

http://www.hurriyet.com.tr/planet/21983971.asp

17 Kasım 2012 Cumartesi

Alman bilimadamları ölümsüzlük genini buldu


Genetik bilimi, insan vücudunun sırlarını aralamaya devam ediyor. Alman biyoloji  uzmanları, “ebedi gençlik” adını verdikleri bir genin varlığını saptadıklarını duyurdular. Araştırma ekibinin başkanı Prof. Dr. Thomas Bosch , “Araştırmamız ilk kez yaşlanmayla FoxO geni arasındaki bağı tespit etmiş bulunmaktadır” dedi.
Kiel'deki Christian Albrecht Üniversitesi ile Schleswig-Holstein Üniversite Hastanesi uzmanları tarafından yapılan “Gençlik geni” araştırmasında Türkçe'de knidliler, sölenterler veya haşlamlılar olarak bilinen tatlı su canlısı Hydra'yı incelendi.
Uzmanların 50'li yıllardan bu yana laboratuvarlarda gözlemlediği bu birkaç milimetre uzunluğundaki canlıların o yıllardan bu yana yaşamlarını sürdürebilmesinin nedeni tam olarak belirlenememişti.
Uzmanlar, sözkonusu poliplerin “ölümsüzlüğünü” kök hücrelerin bölünebilme özelliğini kaybetmemesiyle açıklarken bu özelliğin nereden kaynaklandığı belirsizliğini koruyordu.
Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’in yansıttığı araştırmada ise, dünya üzerindeki hemen tüm hayvan ve canlıların taşıdığı belirtilen ve tatlı su polipi Hydra'da da bulunan FoxO geni üzerinde yoğunlaşıldı.
Uzmanlar, FoxO geninin devre dışı kaldığı poliplerin daha az kök hücresine sahip olduğunu, daha yavaş büyüdüğünü saptadı. Bu tatlı su canlılarının bağışıklık sisteminin de zayıfladığını gözlediler.
-“100 YAŞ ÜZERİ İNSANLARDA EBEDİ GENÇLİK GENİ VAR”-
Araştırma ekibinin başkanı Prof. Dr. Thomas Bosch, “Araştırmamız ilk kez yaşlanmayla FoxO geni arasındaki bağı tespit etmiş bulunmaktadır” dedi.
100 yaş üzerindeki insanlar üzerinde yaptıkları taramada FoxO geninin son derece aktif olduğunu tespit ettiklerini belirten Prof. Bosch, “FoxO geninin büyük ihtimalle insanların yaşlanmasında da etkili olduğu sonucuna vardık” diye konuştu.
Sonuçları LaborPraxis isimli bilim dergisinde yayımlanan araştırmanın, “FoxO geninin insanlar üzerindeki ayrıntılı etkisini” ele alacak şekilde sürdürüldüğü bildirildi.

http://dunya.milliyet.com.tr/alman-bilimadamlari-olumsuzluk-genini-buldu/dunya/dunyadetay/16.11.2012/1628103/default.htm

2 Kasım 2012 Cuma

Enzimler,ATP,Metabolizma Ders Videosu


Hücre Bölünmeleri Ders Videosu


Yönetici Moleküller ve Protein Sentezi Ders Videosu


Virüsler ve Bakteriler Ders Videosu


Fotosentez Ders Videosu


Üreme Gelişme 2


Üreme Gelişme 1 Ders Videosu


Canlıların Sınıflandırılması Ders Videosu





Beslenme İlişkileri Ders Videosu


Kalıtım 2 Ders Videosu


Kalıtım 1 Ders Videosu


Taşıma Sistemleri Ders Videosu


Beslenme ve Sindirim Ders Videosu


Boşaltım Sistemi Ders Videosu


Destek ve Hareket Sistemi Ders Videosu


Endokrin Sistem Ders Videosu


Popülasyon Genetiği ve Evrim Ders Videosu


Hücresel Solunum Ders Videosu


Sinir Sistemleri ve Duyu Organları Ders Videosu


Hücre Organelleri Videosu



HÜCRE ORGANELLERI


Solunum Sistemleri Videosu.



SOLUNUM SISTEMLERI


Ekoloji Konusu Ders Videosu



EKOLOJI


İnsanın Biyolojik Tarihi !!!

http://www.lisebiyoloji.com/interaktif/ayxmaz%20insan%20biyolojik%20tarihi.swf

Biyoloji Dersine Nasıl Çalışmalı ?


  • Ders takibi ve not almak
  • Farklı kaynaklar kullanılarak yapılan konu tekrarı (ÖSS hazırlık kitapları hariç)
  • Anlaşılmayan konu,açıklama,örnek ve problemlerin öğretmene sorulması
  • Konuyu pekiştirici genel sorular çözmek (15-20 soru yeterli)
  • Konunun görsel ve işitsel kaynakları varsa kullanmak
  • Konu ile ilgili kendi düşüncelerini ve eleştirilerini oluşturabilmek(Önemli)
  • Konunun,önceki konularla ilişkisini kurmak
  • Konuya çalışırken grafik,resim varsa animasyon üzerinde çalışmak
  •  Konu ile ilgili olarak,kaynak ve öğretmeniniz eleştirilecek yönleri bulmak

  •  

    YILANA SARILMA DALA TUTUN...

    TEST ÇÖZERKEN

    • Önce konu öğrenilmeli
    • Konu ile ilgili ÖSS de çıkan soru kalıplarına bakın
    • Konu ile ilgili bildiğiniz kavramları yazın ve bu kavramların şimdiye kadar hangi konularda kullandığınızı bulun (Bu size konulardaki bağlantıları verir)
    • Konularla ilgili resim,tablo ve grafikleri gözden geçirin.(Mutlaka açıklamaları okuyun)
    • Resim,tablo ve grafikleri elle çizin ve ilaveler yapın
    • Konu ile ilgili kavram haritaları oluşturmaya çalışın
    • Test çözerken kitap,notlarınız ve şekilleriniz açık olsun takıldığın sorularda yardım almalısın
    • Soru çözerken kesin bildiklerini işaretle
    • Yanıtından şüphe duyduğun sorulara cevap verme ve bu soruları çözmek için kitap ve notlarından yardım al(Önemli eksik olduğun konunun öğrenilmesi burada gerçekleşir)
    • Halen daha emin değilsen öğretmeninden yardım al (Yanıtı değil.Senin doğruyu bulmanı sağlayacak bilgiyi al)
    • Yanıt anahtarını asla kullanma

    Tıbbi Biyoloji ve Genetik Videosu


     

    Blogger news

    Blogroll

    About