skip to main |
skip to sidebar
Canlıların ortak özellikleri nelerdir?
- 1-Hücresel yapı: Tüm canlılar yapısal ve işlevsel bakımdan en küçük birim olan hücre veya hücrelerden meydana gelir. Amip, öglena, bakteri gibi bazı canlılar bir hücreden oluşur ve bunlar bütün canlılık özelliklerini gösterirler. Yüksek yapılı canlıların vücutları ise hücrelerden oluşan dokular, dokulardan oluşan organlar ve organlardan oluşan organ sistemleri şeklinde düzenlenmiştir. Canlılar hücresel organizasyonlarına göre prokaryot ve ökaryot olmak üzere ikiye ayrılır. Bakteriler ve mavi yeşil algler prokaryot hücre yapısındadır. Prokaryot hücrelerde çekirdek, mitokondri ve golgi gibi zarla çevrili organeller bulunmaz, sadece ribozom bulunur.
Bakteri ve mavi yeşil algler dışındaki tüm canlılar ökaryot hücre yapısındadır. Ökaryot hücrelerde çekirdek ve zarlı organeller bulunur.
- Özel bir kimyasal dizilime sahip olma : Canlılar, cansızlardan farklı olarak kimyasal bağlarının dizilimini özel bir şekilde düzenlerler. Tüm canlılar nükleik asit (DNA ve RNA) içerir.
- Belli bir organizasyona sahip olma: Her canlı türü, iç ve dış yapı bakımından kendine özgü bir şekil ve görünüme sahiptir. Canlıların çeşitli vücut kısımlarının belirli kurallar içinde canlılık etkinliğini devam ettirmelerine organizasyon denir. Tek hücrelilerde organizasyon, hücrenin farklı kısımlarının farklı görevleri üstlenmesiyle gerçekleşir.
- İrkilme (uyarılma): Canlıların iç ve dış ortamda meydana gelen tüm fiziksel ve kimyasal değişikliklere tepki göstermesine uyarılma denir. Uyarıların alınması ve gerekli tepkinin gösterilmesi, canlıların kendileri için en uygun ortamda yaşamasını sağlamaya yaramaktadır.
- Hareket: Süngerler, mercanlar ve bazı parazitler belirgin bir yer değiştirme hareketi yapmaz. Ancak bunların çoğu mikroskobik sil veya kamçılarıyla çevrelerini hareket ettirerek besin ve diğer gerekli maddeleri sağlar. Bir canlının hareketi kas kasılması, sil veya kamçıların hareketi ya da sitoplazmanın yavaşça akmasıyla sağlanır. Ayrıca bitkilerdeki ışığa yönelim (fototropizm), yer çekimine yönelim (geotropizm) de hareket kavramı içinde değerlendirilir.
- Metabolizma: Canlı organizmanın hücreleri içinde oluşan ve enzimlerle kontrol edilen kimyasal reaksiyonların tümüdür.
Metabolizma; anabolizma (özümleme) ve katabolizma (yadımlama) olmak üzere ikiye ayrılır.
Anabolizma. Organizmanın çevresinde bulunan hammaddeleri kendine özgü moleküller haline getirmesidir. Fotosentez, protein sentezi, yağ sentezi, nişasta sentezi anabolik tepkimelerdir.
Katabolizma: Organizmada enerji elde etmek için büyük moleküllerin küçük moleküllere parçalanmasıdır. Sindirim, oksijenli solunum, oksijensiz solunum reaksiyonları katabolik tepkimelerdir. Sindirim; besinlerin hücre zarından geçebilmesi için yapı birimlerine (monomerlerine) dönüştürülmesidir. Bu olay sırasında ATP elde edilmez. Solunum; besinlerin ATP sentezleme (fosforilasyon) amacı ile parçalanmasıdır. Canlıların çoğu solunum sırasında oksijen kullanılır. Buna oksijenli solunum denir.
C6H1206 + 602 à 6C02+6H20 + 38 ATP
Bazı basit yapılı canlılar ise solunum sırasında oksjien kullanmazlar. Buna oksijensiz solunum (mayalanma) adı verilir. Oksijensiz solunumda, oksijenli solunuma göre daha az enerji üretilir. Bu olayda laktik asit, etil alkol gibi son ürünler oluşur.
C6H1206 à2C3H603 + 2ATP (laktik asit)
C6H12O6 à 2C2H5OH (etil alkol) + 2C02 + 2ATP
- Üreme: Canlıların soylarını devam ettirebilmek için yeni bireyler oluşturmasıdır. Bazı canlı gruplarında gen değişimi olmaksızın üreme (eşeysiz üreme) görülmesine karşılık, eşeyli üreme daha yaygındır. Eşeyli üreme sonucu yeni gen kombinasyonları ortaya çıkarak çeşitlilik artar. Bu olay da evrim açısından önemlidir.
- Büyüme: Tek hücreli canlılarda büyüme sitoplazma hacminin, çok hücreli canlılarda ise hücre sayı- sının artması ile olur. Kural olarak, bitkilerde meristem (sürgen) dokunun varlığı nedeni ile hayvanlardan farklı olarak sınırsız büyüme görülür. Çok hücreli organizmaların gençlik evresinde anabolizma, katabolizmadan büyüktür ve canlıda büyüme gerçekleşir. Olgunluk evresinde anabolizma katabolizmaya eşitken, yaşlılık evresinde anabolizma katabolizmadan daha küçüktür. Olgunluk ve yaşlılık evrelerinde büyüme gerçekleşmez
.
- Çevreye uyum (Adaptasyon) : canlının belirli bir çevrede yaşama ve üreme şansını artıran kalıtsal özelliklerinin tümüdür. Örneğin, dış döllenme yapan balıkların suya çok fazla sayıda yumurta bırakması döllenme olasılığını artıran bir adaptasyondur. Yine bukalemunun bulunduğu ortama göre renk değiştirmesi bir adaptasyon örneğidir.
Canlı, çevresine uyum yapabildiği oranda hayatta kalabilir. Uyum yeteneğinin alt ve üst sınırlarını ise kalıtsal yapısı belirler. Canlı bu sınırlar dışına ancak kalıtsal yapısındaki bir değişiklik ile çıkabilir. Bu olaya mutasyon denir.
Çevre koşullarının etkisi ile oluşan ve kalıtsal olmayan değişikliklere modifikasyon denir. Spor yaparak kas geliştirme modifikasyon örneğidir.
- Beslenme: Canlılar enerji ihtiyaçlarını besinlerden karşılarlar. Ototrof canlılar (üreticiler) inorganik maddeleri organik maddelere dönüştürerek kendi besinlerini sentezler. Heterotrof canlılar (tüketiciler) ise inorganik maddeleri organik maddelere dönüştüremezler ve besinlerini dışarıdan hazır alırlar.
- Enzim kullanımı: Enzimler canlılardaki biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesini sağlayan biyolojik katalizörlerdir. Canlıların tümünde enzim kullanabilme özelliği bulunur. Enzimler protein yapılıdır. Protein sentezi tüm canlılarda ortak olarak gerçekleşir. Canlılarda görülen bu özellikleri tek hücreli bir organizma olan Paramesyum üzerinde inceleyelim. Tatlı su birikintilerinde ve havuzlarda yaşayan terlik biçiminde bir canlıdır. Canlıların yapısal ve işlevsel bakımdan en küçük birimi olan hücre, paramesyumun vücudunu oluşturur. Yani paramesyum tek hücreden oluşan mikroskobik bir organizmadır. Paramesyumda, biri beslenme gibi metabolik faaliyetlerden, diğeri üremeden sorumlu iki çekirdek vardır. Ayrıca mitokondri, golgi aygıtı, lizozom gibi zarla çevrili organellere sahiptir. Bu nedenle paramesyum ökaryot hücre yapısındadır.
Paramesyumun dış yüzeyi sillerle kaplıdır. SilIerin düzenli olarak suya çarpmasıyla paramesyum hareket eder. Paramesyum yaşayabilmek için gerekli organik maddeleri bulunduğu çevreden almak zorundadır. Sillerin hareketi ile çevrede bulunan besinler hücre ağzı ile alınır ve yutağın sonunda besin kofulu oluşturarak sitoplazmaya geçer. Besin kofulu sitoplazma hareketi ile hücre içinde dolaşırken, koful içindeki besinler sitoplazmadaki enzimlerle yapı birimlerine ayrılır (sindirim). Sindirilen besinler sitoplazmaya geçer. Görüldüğü gibi paramesyum inorganik maddelerden organik madde sentezleyemez. Yani heterotrof beslenme gösterir.
kaynak: http://www.biyolojiokulu.net/ by Naci Karhan
0 yorum:
Yorum Gönder